USULSÜZ KAMULAŞTIRMA
İdari kamu kurumlarınca TEİAŞ, DSİ, KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI, TÜM İL VE İLÇE BELEDİYELERİ VE DİĞER TÜM KAMU KURUM VE KURULUŞLARINCA kişilerin özel mülkiyetinde olan taşınmaz mallar ev, arsa ve tarla gibi el konulmaktadır.
Fakat bu haksız el koyma idarelerce kamulaştırma gibi yansıtılmaktadır.
Bu nedenle de kişilerin anayasa ile temel güvence altına alınan mülkiyet hakları yine idareler tarafından haksız olarak kullanılmakta veya sonsuza kadar el konulmaktadır.
İdarelerce yapılan kişilerin özel mülkiyetinde ki taşınmaz varlıklara el atmanın koşulları yasalarda açıkça sıralanmıştır.
Örneğin kamulaştırma işlemlerinde kişilere idarelerce usulüne uygun tebligat yapılması kamulaştırmanın bildirilmesi esastır.
Anayasa ve Kamulaştırma Kanunu gereği ilgili kurumun ancak kamulaştırma yapmak ve bedelini de peşin ödemek koşulu ile böyle bir tesis yapması mümkündür.
Davalı idarece yapıldığı iddia edilen tebligatlar usulsüzdür; Tebligat Kanunu’nun 1inci maddesinde, “Kazai merciler, genel ve katma bütçeli daireler, belediyeler, köy hükmi şahsiyetleri, barolar ve noterler tarafından yapılacak bilcümle tebligat, bu Kanun hükümleri dairesinde (Değişik ibare: 4829 – 19.3.2003 / m.19) ‘Posta ve Telgraf Teşkilâtı Genel Müdürlüğü’ veya memur vasıtasıyla yapılır” hükmü düzenlenmiştir. Kanun metninden de anlaşılacağı üzere ülkemizde tebligat kural olarak posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur aracılığı ile yapılır
Tebliği gereken işlem tebliğ edilmedikçe, o işlemin ortaya çıkarması gereken hukuksal sonuçlar doğmaz. Başka bir anlatımla tebligat usulüne uygun yapılmadığı takdirde tebliğe çıkaran merciin (örneğin kamulaştırma yapan idarenin veya yargı organlarının) yaptığı işlemler uygulamada bir hüküm ifade etmez. Daha somut bir ifade ile taşınmaz sahibi ya da maliklerine tebligat yapılmadan taşınmazlar kamulaştırılamaz, tebligat yapılmadan maddi hatalara karşı düzeltim davası veya kamulaştırma işleminin iptali davası açılması için süreler işlemeye başlamaz.
Davalı idarece taşınmazın o dönem malikleri olan K.K ve F.K ye 20/09/1978 tarihinde tebligat yapıldığı iddia edilmektedir. Davalı idarece dosyaya sunulan tebligat evraklarından K K ve F.K ye tebligat yapıldığını gösteren herhangi bir tebligat alındısı ya da tebliğe ilişkin bir belge bulunmamaktadır.
Tebligat Kanununa göre tebligatın aynı konutta birlikte oturan kişiye yapılmış olması gerektiği hükmüne uygun tebligat yapılmamıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin bu konuda etkili önlemler almış olmasının amacı, tebligatın bir an evvel muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle, kanun ve yönetmelik hükümleri en küçük ayrıntısına kadar uygulanmalıdır. Tebligatın doğru kişiye ve kanunda gösterilen yönteme uygun olarak yapılması zorunludur. Aksi takdirde kanun ve yönetmeliğin gösterdiği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligat geçerli sayılmaz.
Davalı idarece, dava konusu taşınmazla ilgili 31/07/1978 tarihli kıymet takdir raporu düzenlendiği ve taşınmazın o dönem maliki olan K.K ve F. K….. 1. Noterliğinin 18457, 18458 yevmiye numarası ile noter tebligatları çıkarıldığı ve kamulaştırma işleminin kesinleştiği iddiasını ispatlar mahiyette tebliğ alındıları dava dosyasına sunulamamıştır. Bir işlemin ilgiliye tebliği ancak tebliğ alındısı ile anlaşılır. Davalı idarece müvekkilime kamulaştırma işlemlerine ilişkin herhangi bir belge tebliğ edilmemiştir, tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ alındısı da dava dosyasına sunulamamıştır.
Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 14/12/2017 tarih ve E: 2017/26893, K: 2017/28579 sayılı kararında “.. Bu itibarla; yapılan incelemede; davaya konu 556 parsel sayılı taşınmazın … Barajı Rezervuar alanı inşaatı kapsamında davalı idarece kamulaştırılmasına karar verildiği, kamulaştırma evrakının tebliğine dair olarak çıkartılan noter tebligatının davacılar…,…. (….), …. ile bir kısım davacıların murisleri olan…,… (….) ve….’ya (…) dair olarak 28/01/1976 tarihinde …’ya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Tebligat Kanununa göre tebligatın aynı konutta birlikte oturan kişiye yapılmış olması gerektiği dikkate alınarak, davacılar … (….),… ile bir kısım davacıların murisleri olan …….’ya tebligatın yapıldığı tarih olan 28/01/1976 tarihinde tebligatın yapıldığı kişi … ile birlikte oturup oturmadıkları taraflardan delilleri sorulmak suretiyle vakıa olarak incelenerek, kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediği de araştırılarak, tebligatların geçerli olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davacılar….,…. (….), … ile bir kısım davacıların murisleri olan…,…. ve … mirasçıları yönünden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 09/05/2016 tarih ve E: 2016/7329, K: 2016/9268 sayılı kararında”
………… mirasçılarından ………. dışında kalan diğer davacı mirasçılara kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmediğinden geçerli ve kesinleşmiş bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğinden, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulüyle işin esasına girilerek, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir”