|

Akademik Personele İlişkin Uyuşmazlıklar

[vc_row][vc_column width=”2/3″][vc_column_text]AKADEMİK PERSONELE İLİŞKİN UYUŞMAZLIKLAR

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 33.maddesinin (a) bendinde; Araştırma görevlilerinin yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma,inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim yardımcıları oldukları, bunların ilgili anabilim ve anasanat dalı başkanlarının önerisi, bölüm başkanı,Dekan,Enstitü, yüksekokul veya konservatuar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanacakları, atanma süresi sonunda görevlerinin kendiliğinden sona ereceği hüküm altına alınmıştır.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 33.maddesinin 3.fıkrasında” Lisansüstü eğitim – öğretim için yurtdışına gönderilecek araştırma görevlileri hakkında yukarıdaki atama süresi ile ilgili hüküm uygulanmaz. Bu gibilerin öğrenim ücretleri ve yollukları dahil her çeşit sosyal ve diğer giderleri bağlı bulundukları üniversitelerin personel giderleri içerisinde açılacak özel tertipden ödenir. Lisansüstü eğitim – öğretim için yurt dışına gönderilen araştırma görevlileri kadrolarında bırakılırlar ve (Burslu gidenlerin bir yılı aşan süreleri ile şahsen özel burs sağlayan ve bu burstan istifade etmesi için kurumlarınca kendilerine aylıksız izin verilmesi uygun görülenler hariç) aylık ve diğer her türlü ödemelerin kanuni kesintilerin sonra kalan net tutarının %60’ını kurumlarından alırlar. Bunlardan kurumlarınca gönderilenlere, 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun hükümlerine göre aynı ülkede bulunan öğrencilere verilen tahsisat tutarında ayrıca ödeme yapılır. Burslu gidenlerin aldıkları burs miktarları bu miktarın altında ise aradaki fark kurumlarınca kendilerine ayrıca ödenir. Bunların okul ücretleri ile eğitim ve öğretime başlayabilmeleri için zorunlu olan kurs ücretleri karşılanır. Kitap ve kırtasiye bedelleri ile diğer eğitim ve öğretim giderlerini karşılamak için her yıl Mart ve Eylül aylarında iki eşit taksitte ödenmek üzere birer aylıkları tutarında ek ödenek verilir.”hükmüne yer verilmiş, 35.maddesinin son fıkrasında ”Yurt içi veya yurt dışında yetiştirilen öğretim elemanları, genel hükümlere göre bağlı oldukları yükseköğretim kurumlarında mecburi hizmetlerini yerine getirmek zorundadırlar. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlere, yükseköğretim kurumlarında görev verilmez. Özel kanunlarla getirilen mecburi hizmet çalışmaları bu hüküm dışındadır.”hükmü yer almış,62.maddesinde de” Üniversite öğretim elemanları ve üst kuruluşlar ile üniversitelerdeki memur ve diğer görevlilerin özlük hakları için bu kanun, bu kanunda belirtilmeyen hususlar için Üniversite Personel Kanunu, Üniversite Personel Kanununda bulunmayan hususlar için ise genel hükümlerin uygulanacağı” hükme bağlanmış,2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu’nun 20.maddesinde ise bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
2547 sayılı Yüksek öğretim Kanunu’nun 31. maddesinde”Öğretim görevlileri; üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim – öğretim ve uygulamaları için, kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler, süreli veya ders saati ücreti ile görevlendirilebilirler. Öğretim görevlileri, ilgili yönetim kurullarının görüşleri alınarak fakültelerde dekanların, rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi, öğretim üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı aranmaksızın ders saati ücreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler. Öğretim üyesi kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile atanabilirler; bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden atanabilirler. Atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların yeniden atanmaları mümkündür. Bu takdirde ilk atama usulü uygulanır. Konservatuvarlar ile meslek yüksekokullarına gerektiğinde sürekli olarak öğretim görevlisi atanabilir.”hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda anılan yasa hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; üniversitelerin bir kamu hizmeti olduğu tartışmasız olan eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde , bir anlamda kamu hizmetinin sürekli ve asli nitelikteki görevi olan zorunlu dersleri yürütmekle öğretim görevlileri görevlendirdikleri, bu görevlendirmeyi atama ile yaptıkları, ancak atamanın belirli süreli yapılabileceği; süreli atamalarda sürenin sonunda görevin de sona ereceği ve bu durumda yeniden atanmaları konusunda takdir yetkilerinin bulunduğu tartışmasızdır. Ancak bu yolla atanan öğretim görevlilerinin üstlendikleri görevin; yürütülen kamu hizmetinin asli ve süreklilik gösteren görevlerinden olması karşısında, bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmadığı hizmet gereklerine uygun olarak ve kamu yararı amacıyla kullanılması gerektiği ve bu yönlerden “ sebep “ve “ amaç “ unsurları bakımından hukuka uygunluğunun yargısal denetiminin yapılacağı açıktır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun Yardımcı Doçentliğe Atama başlıklı 23.maddesinde “a .Bir üniversite biriminde açık bulunan yardımcı doçentlik,isteklilerin başvurması için rektörlükçe ilan edilir.Fakültelerde ve Fakültelere bağlı kuruluşlarda dekan,rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürler;biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isterler.Dekan veya ilgili müdür kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunar,Atama rektör tarafından yapılır.
Yardımcı doçentler bir üniversitede her seferinde ikişer veya üçer yıllık süreler için en çok 12 yıla kadar atanabilirler.Her atama süresi sonunda görev kendiliğinden sona erer.
b. Yardımcı doçentliğe atanmadan aranacak şartlar:
(1) Doktora veya tıpta uzmanlık ünvanına veya üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine Yükseköğretim Kurulunca tespit edilecek belli sanat dallarının birinde yeterlik kazanmış olmak,
(2) Fakülte,enstitü veya yüksekokul yönetim kurulunca,biri o dilin öğretim üyesi olmak üzere seçilecek üç kişilik bir jüri tarafından; sınava girenin kendi bilim alanında Türkçe’den yabancı dile,yabancı dilden Türkçe’ye 150-200 kelimelik bir çeviriyi kapsayan yabancı dil sınavını başarmak” hükmü yer almıştır.
4584 sayılı Yükseköğretim Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Bu Kanuna Geçici Maddeler Eklenmesine Dair kanunun 2.maddesi ile 2547 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 47 ile yardımcı doçentlik kadrosunda görev yapan öğretim elemanlarının çalışma sürelerindeki sınırlamanın kaldırıldığı öngörülmüştür.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 26. maddesinde “Madde 26 – a. Profesörlüğe yükseltilmede;
(1) Doçentlik unvanını aldıktan sonra en az beş yıl, açık bulunan profesörlük kadrosu ile ilgili bilim alanında çalışmış olmak,
(2) İlgili bilim alanında uygulamaya yönelik çalışmalar ve uluslararası düzeyde orijinal yayınlar yapmış olmak,
(3) Bir profesörlük kadrosuna atanmış olmak, gerekir.
Yukarıda (2) nci bentteki yayınlardan birisi başlıca araştırma eseri olarak belirtilir.
b. Profesörlük kadrosuna atama,
(1) Açık profesörlük kadrosuna yukarıdaki şartları haiz doçentlerle, başka üniversitelerde en az 2 yıl hizmet etmiş profesörler atanabilirler.
(2) Üniversitelerde veya yüksek teknoloji enstitülerinde profesörlük kadroları boşaldığında, rektörler boşalan kadroları ve o kadro ile ilgili olarak adaylarda aranacak nitelikleri, kadronun devamlı veya kısmi statüde olduğunu da belirterek ilan ederler.
(3) Profesörlük kadrosuna başvuran adayların durumlarını ve bilimsel niteliklerini tespit etmek için üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunca en az üçü başka üniversitelerden veya yüksek teknoloji enstitülerinden olmak üzere ilan edilen kadronun bilim alanıyla ilgili en az beş profesör seçilir. Bu profesörler her aday için ayrı ayrı olmak üzere birer rapor yazarlar ve kadroya atanacak birden fazla aday varsa tercihlerini bildirirler. Üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunun bu raporları göz önünde tutarak alacağı karar üzerine, rektör atamayı yapar.” Hükümleri yer almaktadır.
Akademisyenlik mesleğinin unvan açısından son basamağı olan profesörlük kadrosunun uzun bir akademik çalışma hayatının getirdiği birikimin ardından, yetkin bilimsel eserler ve akademik çalışmalarla elde edebileceği yukarıda alıntısı yapılan yasal düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere tartışmasızdır.Üniversitelerin akademik gelişiminde , bilimsel yayınlarında ve yürüteceği projelerde üstleneceği görevlerin önemi gözözüne alındığında profesörlerin kendi alanlarında yetkin ve akademik açıdan eksiklik kabul etmeyen bir konumda olmaları gerektiği bir gerçektir.
Uluslar arası bilimsel kriterler dikkate alındığında profesörlük kadrosuna atanabilmek için atanmak isteyen kişinin mi diğer adayın mı liyakatli olduğu hususunda hazırlanacak raporlar temel olarak alınmaktadır.
Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 8. maddesinin a fıkrasında ;” Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak veya hor kullanmak,” fiilini işleyenlere aylıktan kesme cezası verileceği belirtilmiş, aynı yönetmeliğin 15. maddesinde ;” Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller ceza nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulanmasında bir derece ağır verilir.” Şeklinde düzenleme yer almış olup yine aynı yönetmeliğin 13. maddesinde de ;” Yönetici, öğretim elemanı, memur veya diğer personelin bulunduğu maaş derece ve kademesi itibariyle hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanmasının mümkün olmadığı hallerde, fiilin ağırlık derecesine göre brüt aylıklarının ¼’ü – ½’si kesilir ve tekerrüründe görevlerine son verilir.” Şeklinde düzenleme yer almıştır.
Yukarıda yer verilen yönetmelik hükümleri uyarınca bir derece ağır ceza kavramından suçun niteliği hangi cezayı gerektiyorsa bu cezanın bir derece ağırının anlaşılmasının gerektiği açık olup aksi bir anlayış cezaların derece derece ağırlaşarak göreve son verme sonucunu doğuracak şekilde uygulanmasının mümkün olmadığı açıktır.
2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu’nun “Gösterge Tablosu ve Ek Göstergeler” başlıklı 5. maddesinde “Üniversite öğretim elamanlarının aylıklarının hesaplanmasında, Devlet memurlarının aylıklarına esas olan gösterge tablosu ve katsayı dikkate alınır. Aylıkların hesabında ayrıca, bu Kanuna ekli ek gösterge cetvelinde unvan ve derecelere göre belirlenen ek gösterge rakamları dikkate alınır.” hükmü öngörülmüş, Kanuna ekli “Ek Gösterge Cetvelinde” ise 1-3.derecede bulunan doçentler için 4.800, 3-5.derecede bulunan yardımcı doçentler için 3.600 ek gösterge rakamının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer yandan, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun “Döner Sermaye” başlıklı 58. maddesinin 5793 sayılı Kanunun 4.maddesi ile değişik a/4. paragrafında, “Her eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gayrisafi hasılatının en az yüzde 35’i o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır. Kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin bilimsel araştırma projeleri ile döner sermaye gelirinin elde edildiği fakülte, enstitü, yüksek okul, konservatuar ile uygulama ve araştırma merkezlerinde görevli öğretim elemanları ve aynı birimlerde görevli 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi personel (döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık personeli dahil) ile aynı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) bendine göre sözleşmeli olarak çalışan personel arasında katkıları da dikkate alınmak suretiyle paylaştırılır…”hükmü yer almaktadır.
Bu duruma göre doçent unvanını alan kişinin bu unvan için öngörülen ek gösterge üzerinden maaş ve buna bağlı mali hakların ödenmesi, doçent kadrosuna atanmamış olsa dahi doçent unvanına bağlı olarak fiilen bu unvanın gerektirdiği işleri yürüttüğünden doçent unvanına göre belirlenen döner sermaye katkı payı ödemelerinden yararlandırılması gerekir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13/b-4 maddesinde; “Gerekli gördüğü hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim elemanlarının ve diğer personelin görev yerlerini değiştirmek veya bunlara yeni görevler vermek”, rektörün görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
Yukarıda anılan mevzuat hükümleriyle öğretim elemanlarının görev yerlerinin değiştirilmesi konusunda idareye takdir yetkisi tanınmış ise de; bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı amacına ve hizmetin gereklerine uygun olarak kullanılması gerektiği idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Bu yetki kullanılmak suretiyle yapılan işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda yargısal denetimin, kamu yararının gözetilip gözetilmediği, kamu hizmeti gerekleriyle sınırlı kalınıp kalınmadığı konularında olacağı, işlemin dayanağı olan belli nedenlerin gösterilmesi durumunda aynı ilkeler göz önünde bulundurularak, bu nedenlerin gerçek olup olmadığı, gerçek olmaları durumunda ise işlemin tesisi için yeterli sebebin bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılacağı kuşkusuzdur.
78 sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında KHK’nın ek 8.maddesinde; ekli cetvelde yer alan öğretim görevlisi, okutman, araştırma görevlisi, uzman, çevirici ve eğitim-öğretim planlamacısı kadrolarına; açıktan veya öğretim elemanı dışındaki kadrolardan naklen atanabilmek için Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılacak merkezî sınavda 100 puan üzerinden en az 70 puan almak ve bu sınavı müteakip yükseköğretim kurumlarınca yapılacak giriş sınavında başarılı olmak şart olduğu, merkezi sınav ile giriş sınavlarının yapılması ile diğer hususlara ilişkin esas ve usullerinYükseköğretim Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
31.07.2008 tarih ve 26953 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Naklen Veya Açıktan Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav İle Giriş Sınavlarına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde; bu Yönetmeliğin amacının, öğretim üyesi dışındaki öğretim elemanı kadrolarına yapılacak atamalarda uygulanacak merkezi sınav ve giriş sınavlarına ilişkin usul ve esaslarla bu sınavlara girecek adaylarda aranacak şartları belirlemek olduğu, 2. maddesinde; bu Yönetmeliğin, Devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarının öğretim görevlisi, okutman, araştırma görevlisi, uzman, çevirici ve eğitim-öğretim planlamacısı kadrolarına açıktan veya öğretim elemanı dışındaki kadrolardan naklen yapılacak atamaları kapsadığı, ” merkezi sınav” başlıklı 5. maddesinde; Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Sınavına en az lisans mezunu olanlar ile denklik belgesi almış olmak kaydıyla yurtdışında lisans öğrenimini tamamlamış olanların müracaat edebileceği, Alanlarındaki puan türünden yüz üzerinden yetmiş puan alanlar sınavda başarılı sayılacağı, bu sınavın sonuçları yapıldığı tarihten itibaren üç yıl süreyle geçerli olacağı, “genel şartlar” başlıklı 6. maddesinin (b) bendinde de; öğretim üyesi dışındaki öğretim elemanı kadrolarına naklen veya açıktan yapılan her türlü atamada ALES’den en az 70, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından (KPDS) veya Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavından (ÜDS) en az 50 puan veya eşdeğerliliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilen bir sınavdan bu puan muadili bir puan almış olmak şartı aranacağı hüküm altına alınmıştır.
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu eki (V) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinde, bu Kanuna tabi olup profesör ve doçent unvanına sahip olanlardan, öğretim görevlisi olarak usulüne uygun bir şekilde akademik kariyerlerini kullanabilecekleri yerlere atananlara, rütbelerine göre ödenecek olan makam tazminatı ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’na tabi emsali akademik personel için akademik kadro unvanları itibarıyla belirlenen makam tazminatı miktarından yüksek olanının ödeneceği belirtilmiş, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun Ek 68. maddesinde ise, makam tazminatı ile yüksek hakimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde toplam 2 yıl bulunduktan sonra emekliye ayrılanlara makam veya yüksek hakimlik ve temsil veya görev tazminatlarının bulundukları en üst görevleri esas alınarak ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 13.7.2001 günlü 24461 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 11. madesinde, (7.000)’den daha düşük göstergeler üzerinden makam veya yüksek hakimlik tazminatı öngörülen kadrolara atanmış olanlara, (15.000) gösterge rakamını geçmemek üzere Bakanlar Kurulunca tespit edilecek gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda görev tazminatı ödeneceği kuralına yer verilmiş, 17. maddesinde ise “27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’na tabi olup profesör ve doçent unvanına sahip subaylardan öğretim görevlisi olarak usulüne uygun bir şekilde akademik kariyerini kullanabilecekleri yerlere atanan subaylar ile 26.10.1963 tarihli ve 357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu’na tabi olup askeri hakim sınıfı subaylara ödenen görev tazminatı aynı rütbe ve kıdemdeki emsali subaylardan fazla olamaz…” hükmüne yer verilmiştir.
Bu bölümde akademik personelle ilgili genel kanuni düzenlemelerden bahsedilmiş olup bundan sonraki bölümlerde uyuşmazlıklardan bahsedilecektir.[/vc_column_text][/vc_column][vc_column width=”1/3″][/vc_column][/vc_row]

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir