Göreve Son Verme ile İlgili Mevzuat
[vc_row][vc_column width=”2/3″][vc_column_text]
GÖREVE SON VERME-DEVLET MEMURLUĞUNDAN İHRAÇ
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Genel ve özel şartlar” başlıklı 48.maddesinin (A) bendinin 5.fıkrasında; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak şartınını memurluk görevi için genel şart olduğu hüküm altına alınmıştır
Aynı Kanunun memurluğun kaybedilmesi hallerini düzenleyen 98 inci maddesinin (b) bendinde ise; “Devlet memurlarının memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmeleri halinde memurluklarının sona ereceği” hükme bağlanmıştır.
657 sayılı yasaya tabi olarak görev yapan devlet memurlarının göreve son verilmesi ile ilgili genel düzenleme bu şekildedir. Ancak bu genel düzenlemenin yanında göreve son verme hususu ile yönetmelik vs gibi düzenlemelerde bulunmaktadır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Disiplin Cezalarının Çeşitleri ile Ceza Uygulanacak Fiil ve Haller” başlıklı, 125.maddesinin E. Bendinde, “devlet memurluğundan çıkarma cezası;bir daha devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.”biçiminde tanımlanmış, ve maddenin devamı (g) fıkrasında; “memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde”bulunmak fiili anılan cezayı gerektirir fiiller arasında sayılmıştır.
Diğer yandan; genel ceza hukukunun bir alt disiplini olan memur disiplin hukukunun; kamu tüzelkişilerinin üstlendikleri”kamu hizmetlerinin” asli ve sürekli görevlerini yürüten statü hukuku içinde çalıştırdıkları devlet memurlarının; hizmetin gerektirdiği görevleri gereği gibi yerine getirmelerini sağlamak üzere kurulduğu açıktır. Buna karşın; memur disiplin hukukunda da kurulduğu açıktır.Buna karşın; memur disiplin hukukunda da; genel ceza hukukunun “yasallık,masumiyet,lehe yorum,aleyhe yorum yasağı,dar yorum”gibi genel ilkeler ile modern ceza hukukunun “ıslah” amacının geçerli olduğu, anılan ilkelerin devlet memurunun bir birey olarak “hukuk güvenliğini “sağlamak ve korumak yanında; kamu hizmetinin nesnel, eşit ve tarafsız bir biçimde yürütülmesini sağlamak gibi “kamu yararına” dönük sonuçlarının da olduğu tartışmasızdır.
Disiplin hukukuna hakim olan genel ilkelere göre; isnad edilen bir fiilin sübut bulması için mevzuatta belirlenen şekilde görevlendirilecek bir soruşturmacı tarafından usulüne uygun bir şekilde soruşturma yapılması, soruşturma sırasında ifadelerin alınarak bilgi ve belgelerin elde edilmesi, soruşturma neticesinde düzenlenecek rapora istinaden gerekiyorsa ceza verilmesi yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Ayrıca eğer bir devlet memuru hakkında görevden çıkarılmasına ilişin işlem tesis edilmiş ise ve söz konusu işlemin ayrıca adli yargı boyutu var ise adli yargı sürecinin sonucu beklenilmelidir. Adli yargı süreci sonucunda ilgili devlet memuru cezalandırılmış ise ve söz konusu ceza temyiz mercii olan Yargıtay da kesinleşmiş ise ancak söz konusu ceza idari mercilerce dikkate alınmalıdır.
Bu bölüme ilişkin yazılarımız devam edecektir..
[/vc_column_text][/vc_column][vc_column width=”1/3″][/vc_column][vc_column][/vc_column][/vc_row]